Hikayemiz
Her şey, Ege’nin kalbinde bir rüya ile başladı.
İzmir’in Selçuk ilçesinde, Şirince ile Efes arasında uzanan bereketli topraklarda, yıllar boyunca sadece bir akademisyen değil; aynı zamanda doğaya âşık bir adamın, Prof. Dr. İbrahim Çukurova’nın gönlünde filizlenen bir hayaldi bu.
Otuz yıl…
Tam otuz yıl boyunca, ders anlattı, araştırdı, yazdı… Ama kalbinin bir köşesi hep Ege'nin zeytin dallarında, meyve ağaçlarının gölgesinde, rüzgârın denizle karıştığı o çocukluk kokusunda kaldı. İşte "Alinin Bahçesiden" bu özlemin, bu hayalin meyvesi.
Bugün, kendi zeytinliklerinden toplanan ilk sürgünlerle, kendi bahçelerinde olgunlaşan meyvelerle kurulan bir üretim tesisi var ortada. Her şey yerli, her şey doğal. Dışarıdan hiçbir şey eklenmeden, toprağın, güneşin ve emeğin kattığı tat ile üretiliyor. Çünkü burası sadece bir üretim yeri değil, bir hayalin gerçekleştiği yer.
"Alinin Bahçesiden" adı, bir çocuğun gözünden bakışı, bir babanın sevgisi, bir dedenin emaneti gibi...
Buradaki her ürün; sabahın çiğiyle toplanan bir zeytin, ilkbaharın taze meyvesi ya da kışın sükûnetinde kurutulmuş bir dal bile olsa, ardında sevgiyle yoğrulmuş bir emek, bilgiyle yoğrulmuş bir gelenek var.
Prof. Dr. Çukurova’nın bu hayalini bir markaya dönüştürme arzusu, sadece ticaret değil.
Bu, şehirden uzak kalan doğallığın, unuttuğumuz sadeliğin, “gerçek tatların” yeniden sofralara dönmesi için verilen bir söz. Her kavanozda, her şişede, geçmişe bir selam, geleceğe bir miras var.
Ve şimdi bu hikâyeye siz de ortak olun.
Bir zeytinin yalnızca bir zeytin değil, bir hikâye olduğunu; bir reçelin yalnızca tatlı değil, sabırla geçen mevsimlerin bir özeti olduğunu hissedin.
"Alinin Bahçesiden" size sadece ürün değil, bir hayat felsefesi sunuyor.
Topraktan gelen her şey gibi sade, samimi ve gerçek.